Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin 100. yıl dönümü dolayısıyla gerek yurdumuzun dört bir yanında gerek dünyanın farklı bölgelerinde çeşitli etkinlikler düzenlendi. Bu kapsamda en dikkat çekici organizasyonlardan biri hiç şüphesiz İstanbul Boğazı’ndan geçen 100 savaş gemisi ve onlara eşlik eden hava araçlarıydı.
Söz konusu törende ağırlıklı olarak, Türkiye’nin ve belki de dünyanın ilk S/İHA gemisi olacak TCG Anadolu ve yerli/milli imkanlarla üretilen TCG İstanbul firkateyni öne çıktı.
Yine bu geçitte yer alan ülkemizin ilk yerli/milli korvetleri TCG Heybeliada, TCG Büyükada ve TCG Burgazada da dikkati çekti. Aynı şekilde havadan bağımsız tahrik sistemine sahip ilk yerli denizaltı TCG Pirireis de en çok paylaşılan platformlardan biri oldu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 100. yıl etkinliklerinin ardından yaptığı bir açıklamada “Geçit törenimiz, donanmamızın gücünü göstermesinin yanında stratejik önemli mesajlar da içeriyordu” cümlesini kullandı.
Savunma ve Denizcilik Araştırmacısı Kozan Selçuk Erkan da geçit töreninin platform özelinde değil de daha kapsamlı bir şekilde ele alınması gerektiği görüşünde…
YÜKSEK EĞİTİM VE TECRÜBELİ PERSONEL OLMADAN İMKANSIZ
Erkan, 29 Ekim’deki törenin ‘Türk Donanması’nın alışılagelmiş geçitlerinden biri olmadığı bilgisini paylaşıyor öncelikle. Tören kapsamında 100 savaş gemisinin İstanbul Boğazı gibi akıntılı ve dar bir kanaldan nizami geçmesine dikkati çekiyor.
“Bunu yaparken TCG Anadolu geçişinden sonra sabit kaldı. Diğer gemiler geçiş boyunca yerini korudu. Çok farklı bir geçiş kompozisyonu Boğaz’ın aksi istikametinde yapıldı” detayını paylaşıyor Erkan.
Bu tip bir geçişin planlanması ve gemilerin muntazam aralıklarla görevlerini yapabilmesinin ise ancak yüksek eğitimli ve tecrübeli personellerle başarılacağının altını çiziyor.
“DÜNYADA BU GEÇİŞİ YAPABİLECEK DONANMA SAYISI ÇOK AZ”
Kozan Selçuk Erkan’a göre TCG Anadolu, TCG Derya, TCG İstanbul gibi platformlar Türkiye’nin dünyaya ‘her geçen gün daha da gelişiyoruz’ mesajının ete kemiğe bürünmüş hallerinden biriydi.
Erkan bu noktada bir parantez açıyor ve İstanbul Boğazı’nın dünyada bu tip bir geçişin halk ile bu kadar yakından yapılabileceği belki de tek doğal su yolu olduğunu belirtiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘anlayana stratejik mesajlar da vardı’ cümlesine biraz daha eğiliyoruz… “Burada görmemiz gereken, Türk Deniz Kuvvetleri kendi kıyılarında ve görev aldığı uluslararası görevlerde herhangi bir zafiyete uğramaksızın 100 parça harbe hazır gemisi ile tören geçişi yapması” diyor Erkan.
Boğaz geçişi her ne kadar kolay sanılsa da aslında bunun tam tersi bir durum olduğuna işaret edip, şunları söylüyor:
“İstanbul Boğazı kesinlikle kolay bir su yolu geçişi değil… Harbe hazır olmayan bir geminin idareten seyir yaparak bu şekilde bir düzende hareket etmesi mümkün değil.
Burada sadece gemi sistemi ve benzer detaylardan bahsetmiyorum… Bu gibi zorluk seviyesi yüksek meydan okumalarda personelinizin durumu da en temel hususlardan biri olur. Türk Donanması, personellerinin eğitim seviyesi açısından da hazır olduğunun mesajını dünyaya veriyor.
Günümüzde 100 savaş gemisiyle böylesine bir geçiş yapacak donanma dünyada çok çok nadirdir. Haliyle hem Donanmamızın personel yönüyle hem de Türk mühendislerce ortaya konan yerli/milli savunma sanayii platformlarımızla ne kadar gurur duysak az.”